TIP CEZA HUKUKUNDA HATA (MALPRAKTİS)
Tıp ceza hukukunda hata hekimlerin görevleri sırasında hatalı davranışlarını ifade eden “malpraktis” teriminin tanımı; “bir meslek mensubunun mesleğini, toplumda mesleğin ortalama basiretli ve saygın bir mensubunun her şart altında uygulaması gereken bilgi ve beceri ile uygulamaması sonucu hizmetten yararlanan kişiye bir zarar vermesi.” [1] Şeklinde yapılmıştır.
Türk Tabipler Birliği Hekimlik Meslek Etiği Kuralları ; Hekimliğin Kötü Uygulanması başlıklı 13.maddesinde tıbbi hatanın tanımı yapılmıştır. Tıbbi Hata(Malpraktis): ‘’Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeniyle bir hastanın zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulaması” anlamına gelmektedir’’[2]. Hekimler arasında ve ülkemizde tıbbi hata; hekim hatası, doktor hatası, uygulama hatası veyahut malpraktis olarak da geçmektedir. Çalışmamızda biz daha çok akılda kalıcı olması maksadıyla hekim hatası terimini kullanacağız.
Tıbbi hata hekim hatası uygulamada daha çok taksirle gerçekleşmektedir. Tıbbi hatalarda hekimin yanılgılı eylemi neticesiyle hastanın hayatı tehlikeye girmekte veya vücut bütünlüğü zarar görmektedir. Hekim tarafından bu eylemler istenmeden meydana getirilmektedir.[3] Hekimin özen yükümlülüğüne uygun davranmasının mümkün olduğu durumda uygun davranmaması durumudur.
Hekim hatası denildiğinde hekimin teşhisten başlayarak, tedavi sırasında ve tedavi sonrasında tüm müdahalelerini ve hekimin hareketsiz kaldığı durumlarını da kapsayan tüm eylemlerini içermektedir.
Hekimin hatası kusurlu uygulamasından doğmaktadır. Ancak ‘’komplikasyon’’ nedeniyle hekimin sorumluluğuna gidilemez. Hekim tıbbın tüm kurallarına ve gereklerine uygun davranmasına rağmen neticenin değişmediği durumda hekim sorumlu tutulamaz. Komplikasyon terimi; tıbbi tedavi uygulaması neticesinde gerçekleşen öngörülebilen ancak istenmeyen etki anlamına gelmektedir. Oluşması muhtemel risk olarak değerlendirilebilir. Gerek özel hukuk sorumluğu gerek ceza hukuku sorumluluğu açısından hekimin ‘’kusur prensibi’’ esastır. Hekim haksız eyleminden dolayı sorumlu tutulabilir. Bu bağlamda Danıştay’ın idarenin sunduğu tıbbi hizmetlerden dolayı kusursuz sorumsuzluğu bulunmadığı yönündeki içtihadına katılmaktayız.[4]
Her ne kadar T.C Yargıtay’ın kusursuz sorumluluğun kabulüne yol açan kimi kararları olsa da bunlara katılmamız mümkün değildir. Kusursuz sorumluluğun kabulü halinde hekimler tedaviden, ameliyattan hastaya işlem yapmaktan kaçınacaktır. Hekimlerin uzmanlaşırken seçtikleri branşlarda dahi riskli bölümlerde (Cerrahi, kadın doğum gibi) uzmanlaşmak isteyen hekim bulmakta zorluk yaşanacaktır. Kusursuz sorumluluğun kabulü halinde yakın zamanda hastalarımızı ameliyat edecek hekim dahi bulunamaz hale gelecektir. Kadın doğum, cerrahi gibi kimi branşlarda işin tabiatı gereği risk fazlaca olup hekimin kusuru konusunda çok fazla irdelenmemesi gerektiği kanaatindeyiz. Uygulamada ‘’defansif tıp uygulaması’’ olarak geçen hekimlerin riskli hasta ve ameliyatlardan kaçınması durumunu ortaya çıkaracaktır.
Hekimin özen yükümlülüğüne aykırı davranışını icrai ya da ihmali hareketle gerçekleştirebilir. Hekimin gerekli müdahaleyi yapmamayı ihmali hareketle, gereken müdahaleyi tıbbin gereklerine uygun olmayan şekilde yapması icrai harekete örnektir[5]. Bu bağlamda her iki durumda da hekimin özen yükümlülüğüne dikkat etmediği sonucuna varılacaktır.
Hekimin bilerek ve istenerek yardım yükümlülüğünün yerine getirilmemesi veya müdahale ve yardımca geç kalması halinde hekim tazminat hukuku açısından sorumluluğu. haksız fiil veya hasta ile arasındaki sözleşme ilişkisine aykırılık olarak , ceza hukuku açısından ise somut olaya göre ; TCK 83. maddesinde tanımlanan kasten öldürmenin ihmali davranışla gerçekleştirilmesi suçu veya TCK 88 de tanımlanan kasten yaralamanın ihmali davranışla gerçekleşmesi suçu gündeme gelecektir.[6]
B.HEKİM HATASI ÖRNEKLERİ(MALPRAKTİS)
Hatalı hekim hatası örnekleri uygulamada sadece hekimin cezai sorumluluğunu değil hekimin hukuksal sorumluluğu bağlamında da geçerlidir. Hekim hatası iddiasıyla açılan davalarda sağlık personelinin cezalandırıldığı olayların %20 sinde davaya konu olay ölümle sonuçlandığı ortaya çıkmaktadır. Hekim hataları içerisinde en çok karşılaşılan vakalar cerrahi müdahaleler, anestezi olguları, ilaç reaksiyonları, ameliyat sonrası ortaya çıkan problemler oluşturmaktadır. [7]
Sağlık bakanlığı aleyhine açılan davalarda en çok rastlanılan hata türleri şöyle belirlenmiştir;
- Yanlış teşhis ve tedavi,
- Ameliyat öncesi ve sonrası gelişen komplikasyonlar,
- Doğum esnasında ve sonrasında gelişen komplikasyonlar,
- Hastane idaresinde kaynaklanan problemler,
- Hatalı enjeksiyon,
- Hatalı laboratuvar tetkikleri,
- Poliklinik ve sevk işlemlerinde yanlış yönlendirmeler,
- Acil servis hizmetlerindeki yetersizlikler olarak sıralanmaktadır.[8]
Tıbbi hata neticesiyle ölümün en çok göründüğü tıpta uzmanlık alanları sırasıyla;
- Kadın hastalıkları ve doğum %33
- Genel Cerrahi %29
- İç Hastalıkları %17
- Nöroşiruji %7
- Ortopedi ve travmatoloji %3
- Nöroloji %2
- K.B.B %2
- Diğer %7 şeklinde[9] sıralanmıştır.
Yukarıda verilen tablolardan ortaya çıkan sonuç hastane çalışanların iş güvenliği açısından kişisel koruyucu önlemleri yetersiz uyguladığı, hastane çalışanlarının yoğun iş yüküne sahip olması, doktor başına düşen hasta sayısında Avrupa standartlarının çok gerisinde olduğumuz, kimi hekimlerin yeterli eğitim ve tecrübeden eksik oldukları, bilinçsiz hastaların tedaviyi reddi gibi nedenler hastanelerde görülen hekim hatalarının ve tıbbi hataların en büyük nedenlerini oluşturduğu ortaya çıkmaktadır.
Tıbbi hata (Malpraktis) teşhis hatası, tedavi hatası ve tedavi sonrası yükümlülüklerin ihlali olmak üzere üç farklı aşamada görülebilmektedir.
Hekimin başvurucu hastaya teşhis yükümlülüğünü nasıl getireceği konusunda herhangi bir hukuksal düzenleme mevcut değildir. Hekim teşhis maksadıyla tıp biliminin bütün imkanlarını, tekniklerini kullanmalı, tetkiklerini yapmalı ve elde ettiği verileri gerek aldığı mesleki eğitim gerek tıp biliminin gerekleri doğrultusunda kullanmalıdır.
Sağlık hizmeti almak maksadıyla başvurucu hastanın ilk aşamada teşhis aşamasında hekim tarafından yapılan hatalara teşhis hatası denmektedir. hekimin zamanında tanı koyamaması, patoloğun yanlış tanı koyması neticesinde preperata tanısı gecikmesi durumu, kadın doğum uzmanının bebekteki anomalileri tespit edememesi veya yanlış teşhis etmesi hekimin teşhis hatasına örnekler olarak verilebilir.
Hekimin hastalığın teşhisinde başarılı olma yükümlülüğü bulunmamaktadır. Hekim mesleğinin bilgi birikiminin gerekli kıldığı doğrultuda hareket etmelidir. Hekimin özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını söyleyebilmek için tıbbi standartlara aykırı ve hatalı davranması beklenir. Salt hekim yanlış teşhis koyduğu için sorumlu tutulamaz. Hekimin teşhis aşamasında sorumlu tutulabilmesi için en temel tetkik ve tahlilleri yapmaması çok açık ve net hastalıkları semptomlara rağmen hastalığı tanıyamamasına dayanır.[11]
Teşhis hatasına örnek olmak üzere yargı kararları;
T.C YARGITAY 4. Ceza Dairesi 2003/1064 E. 2004 / 2055 K. No 11.02.2004 Karar Tarihi [12]
‘’Hastaneye yaralı getirilen ölenin, görevli doktor ve hemşire olan sanıklar tarafından yeterli kontrol ve muayene ile gelişen klinik bulgulara uygun müdahale yapılmadığından ölmesi olayında, Yüksek Sağlık Şurası raporuna göre de 4/8 kusurlu kabul edilmeleri karşısında; tüm dosyaların Adli Tıp Kurumuna yollanarak, sanıkların savsamalarının olup olmadığı, sanıkların yasal sorumluluklarını yerine getirseler dahi ölümün gerçekleşip gerçekleşmeyeceği konusunda rapor alınıp, ölüm kaçınılmaz ise görevi savsama, ölümde bu savsama etkili ise taksirle ölüme neden olma suçundan hüküm kurulmalıdır.’’
Kanser hastalığının tanısının sağlık ocağında konulamaması ve sağlık ocağında görec yapan hekimlerin hastanın sevkine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmesi sebebiyle kusurları bulunmadığı… kabul edilmiştir. T.C.Yargıtay 12. C.D 14.11.2013 tarihli ve 2013/21162-2013/25649 S. karar[13]
‘’Yargıtay 9.C.D. 30.4.2007, 2006/8205-2007/3604 [14]• Tüm dosya kapsamına göre ölenin getirildiği hastane acil servisinde görevli doktor olan sanığın hastayı hiç görmeden sağlık memuruna telefonla talimat vererek müdahale ettirdiği aradan 2 veya 2,5 saat geçtikten sonra bizzat muayene ederek K. Araştırma Hastanesi’ne sevk etmesi sonucu şahsın ölmesi şeklinde gerçekleşen olayda sanığın başka acil hastalar bulunduğuna dair savunması da araştırılarak kusuru bulunup bulunmadığı hususunda bir kez de Adli Tıp Kurumu’nun ilgili ihtisas dairesinden rapor alınarak sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı şekilde hüküm tesisi, kanuna aykırıdır.’’
Hekim mutlak doğru teşhis etmekle yükümlü değildir. Ancak hekimlik görevini doğru bir şekilde ifa etmek mesleki bilgi ve tecrübelerini doğru kullanmakla, uzmanlığına uygun şekilde davranmakla yükümlüdür. Hekimin elde ettiği bulgularını, tetkik sonuçlarına mesleğine yaraşır şekilde değerlendirmesi gerekmektedir. Hekim yanlış teşhis etti diye sorumlu tutulamaz.
Kesin, mutlak yapılacak bir teşhis yoktur. Hastalıkların az veya çok tanınması vardır. Mahkemelerde teşhisin değerlendirici bir yargı olduğuna; bir bilirkişi raporunda olduğu gibi, fiili gözlemlerinden çıkarılan sonuçların söz konusu olduğuna ;hekimin teşhis ile kendi düşüncesine göre hastanın şikayetlerinin tıbbi nedenlerinin ne olabileceğine ilişkin görüşünü ortaya koyduğuna ve dolayısıyla da her zaman aksinin ortaya çıkmasının mümkün olduğuna;; hekimin, teşhis noktasında sahip bulunduğu geniş karar verme ve değerlendirme alanı dolayısıyla teşhis hatasının ‘’hekim hatası’’ olarak değerlendirilmesinin istisnai bir durum olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hekim çok açık bir hastalığı tanımaması veya yanlış teşhisin temel nitelikli kontrol tetkiklerinin yapılmamasına dayanılması halinde özen yükümlülüğünün ağır bir ihlali olarak değerlendirilmektedir.[16]
Yukarıda bahsi geçen haberde hatalı teşhise güzel bir örnek teşkil etmektedir. Hastaneye giden 5 aylık hamile kadın yaptırdığı tahlil sonucunda hekimin HİV tanısı koyması nedeniyle eşiyle boşanma noktasına gelmiştir. Başka bir hastanede eşi ile tekrar HİV test yaptıran kadının HIV taşımadığı ortaya çıkmış ve [17] hasta HİV virüsü taşımadığı sonucu ortaya çıkınca hekim hakkında suç duyurusunda bulunmuştur.
Eksik Ön Muayene ve Yetersiz Hasta Öyküsü Alma
Hastanın öyküsünün alınmaması veya teşhise yönelik muayenin yapılmaması tıbbi hata yani hekim hatası olarak kabul edilmektedir. Hekimin muayene yapmadan tıbbi müdahale yapmasının ve neticesinde bir sorun doğması halinde bu durum hekim hatası olarak tanımlanabilecektir. Yargıtay da bir kararında hastasına gerekli test ve araştırmaları yapmadan röntgen uygulaması yapan hekimi sorumlu tutmuştur.[18]
Teşhise Yönelik Gerekli Tetkiklerin Yapılmaması:
Hastanın şikayetlerine uygun düşecek tetkiklerin hekim tarafından yapılmaması tıbbi hatadır. Hekim hatasıdır. Hastanın şikayetlerine uygun tetkiklerin istenmemesi neticesinde bu hastalıkların hastada yarattığı acılar ve rahatsızlıktan ötürü hekim sorumludur.[19] Kafa travmasıyla gelin hastanın kafa grafisi çekilmemesi nedeniyle kafatasındaki çökme kırığının tespit edilememesi ve eve gönderilmesi hekim hatasına örnektir.
Uzman hekimin meslek ortalamasına aykırı olarak, tıp bilimine uygun düşmeyen gerekli özenin gösterilmediği müdahale karşımıza tedavi kusuru olarak çıkmaktadır. Bu bağlamda tıbbi müdahale sırasında hekimin gerekli hareketi yapmaması veya tıbben yanlış bir hareketi yapması tedavi hatasıdır. Hekimin tıbbi müdahale sırasında veya sonrasında yanlış kararlar vermesi de tedavi kusuruna girmektedir. Hekimin ilaç verirken de özen yükümlülüğünü ihlali hekimin uygulama hatası olarak değerlendirilmektedir[20]
Hekimin tedavi sırasında icrai veya ihmali hareketle tıp biliminin standartlarına özen yükümlülüğüne aykırı davranması söz konusu olmalıdır.[21] Mevzuat gereği hekim tıp biliminin standartlarının sağlanması için güncel gelişmeleri takip etmekle yükümlüdür.
Tıbbi standart Yargıtay a göre ; ‘’tedavinin sonuca ulaşması için gerekli olan denenmiş sonuç vermiş, hekim tecrübesinin ve doğa biliminin o anki ulaştığı düzeyi iade eden, denenmiş ve bilinen temel meslek kurallarıdır.’’ Şeklinde açıklanmıştır.[22]
Yargıtay 12.CD 11.06.2013 tarih ve 2013/11225-2103/15909 sayılı kararında ;
‘’inceleme konusu somut olayda; ruhsatı iptal edilmiş bulunan sağlık kuruluşunu, yataklı konaklama tesisi olarak ruhsatlandıran genel cerrahi uzmanı Opt. Dr. Sanığın, zayıflama merkezinde tedavi gören D. K.’nın, 44 günlük süreçte 13,8 kg. zayıflamasına ve buna bağlı olarak, tedavi görende mevcut kronik kalp damar hastalığının aktif hale geçmesi sonucu ölümüne neden olduğu olayda, sanığın uyguladığı tedavi yönteminin tıbbi standartlara uymadığı, Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunca düzenlenen 9.2.2012 tarihli raporda da belirtildiği üzere, fizyolojik kilo verme hızının ayda 2-4 kilogram olması gerektiği, obez kişilerde hızlı kilo vermenin kronik kalp rahatsızlığını aktif hale geçirebileceğinin tıbben bilindiği, ölende hızlı kilo kaybı tespit edilmiş olmasına rağmen, diyet egzersiz programlarının yeniden değerlendirilmemesi ve tetkiklerin eksik yaptırılması nedeniyle, sanığın kusurlu bulunduğu ve bu kusurlu davranışın ölüme etkisinin olduğu ve ölümle sanığın eylemi arasında illiyet bağının bulunduğu, uygulanan yöntemin bilinen tıbbi standartlara uymaması nedeniyle, ölümün komplikasyon olarak da değerlendirilemeyeceği, meydana gelen ölüm sonucunun sanık tarafından da öngörülmesinin mümkün olduğu ancak, buna rağmen tedavi yönteminin değerlendirilmemesi ve yeni tetkiklerin yapılmaması nedeniyle, sanığın tecrübesine dayanarak zararlı bir sonucun meydana gelmeyeceğine duyduğu güvenle kayıtsız kaldığı ve eyleminin bilinçli taksirle öldürme suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, yazılı şekilde basit taksirle öldürmeden sorumlu tutulması,.’’[23] şeklinde belirtilmiş Yargıtay bu kararda hekimin sonucu öngörmesinin mümkün olduğu ancak buna rağmen hekimin tıbbi standartlar uygun davranmamasından dolayı eylemin basit taksir olarak değil bilinçli taksirle öldürme suçu kapsamında değerlendirmiştir.
Hekimden beklenen tıp biliminin gelişimi doğrultusunda hastasına gerekli özeni göstererek müdahale etmesidir. Hastasını tedavi ederken tıp bilimindeki gelişmeler doğrultusunda kendini yenilemesi ve geliştirmesi bu bağlamda uygun müdahalede bulunmasıdır. Hekim uzmanlığı gereği yeni gelişmeleri takip etmeli güncel yerli ve yabancı makaleleri okuyup araştırıp kendini yenilemeli çağına uygun hareket etmelidir. Hekim mesleğine ve uzmanlığına yaraşır şekilde tedavi metotları uygulamalıdır.
Tedavi hatasına örnek T.C Yargıtay kararları
Hekimin uzmanlık alanından olmayan cihazı kullanarak tedavi yapması[24], travma şikayetiyle gelen hastayı hekimin gözlem altında tutması gerekirken hastayı gözlem altında tutmayıp taburcu etmesini de hekimi kusurlu saymıştır.[25]
‘’Doktorlar, hastalarının zarar görmemesi için yalnız mesleki (teknik) değil, genel hayat tecrübelerine göre herkese yüklenebilecek dikkat ve özeni göstermek zorundadırlar. Ameliyat sırasında 2 metre uzunluğunda gazlı bezin hastanın vücudunda unutması, doktorun sorumlu olmasını gerektirir ağır bir ihmaldir .Bu açık olgu karşısında, doktorun objektif ağır kusurunun varlığı kabul edilmeli, bilirkişi incelemesine gerek duyulmamalıdır. Davalı operatör doktorun, davacının vücudunda ameliyat esnasında 2 metre uzunluğunda gazlı bezi unutması, bizatihi sorumlu olmasını gerektirir ağır bir ihmaldir. Esasen tıp dalında unutma hoş görülmesi, müsamaha ile karşılanması mümkün olmayan kusurlu davranıştır…’’[26]
Müdahale yapılması gerektiği halde müdahale yapılmaması en temel tedavi hatalarındandır. Hukuksal açıdan bakıldığından müdahalenin yapılmaması ihmali hareket niteliğine girmektedir. Danıştay bir kararında acil servisteki hastaya zamanında tıbbi destek verilmemesinde idareyi kusurlu bulmuştur. Hekimin hastanın durumuyla ilgili tespiti tıbbi açından zaman kaybetmeksizin yapmalıdır. Uygulanacak tedaviyi de seçtikten sonra yerine getirmelidir.[27]
Hasta Vücudunda Yabancı Madde Unutulması
Hastanın vücudunda yabancı madde unutulmasına doktrinde ‘’tedaviye eşlik eden hata’’ denilmektedir. Kimi hekimlere göre hastanın vücudunda yabancı madde unutulmasını şanssızlık olarak nitelendirirken kimi hekimlere göre ise yabancı madde unutulmasının sebebini hekimlerin özensiz davranışı olduğu kanaati hakimdir.[28]
Y.HGK E: 2010/13-717 K: 2011/129 T: 13.04.2011 ; ‘’ ÖZET: Davacının davalı hastanede diğer davalı doktor tarafından ameliyat edildiği, rahatsızlığının devam etmesi üzerine başka bir doktor tarafından ikinci kez ameliyat edildiği ve birinci ameliyatında vücudunda yabancı cisim unutulduğu ve kalitesiz malzeme kullanıldığı anlaşıldığına göre, burada bilirkişi incelemesine dahi gidilmeksizin davalılar hakkında tazminat ödeme kararı verilmelidir.’’[29]
İstanbul da bir ameliyat sırasında hastanın karnında unutulan 30 santimlik mala hasta vücudunda yabancı madde unutulmasına verilecek en güzel örneklerdendir.[30]
Bir ameliyat sırasında hastanın vücudunda unutulan 50 santimlik tel sebebiyle hastanın böbreğinin yüzde 80 ini kaybetmesi….[31] kanımızca da ameliyatı yapan hekimle birlikte ameliyat sırasında ameliyatta kullanılan aletlerin sayma işlemini yapan personelin de kusurlu olduğu sabittir.
Hekim tedavi yöntemi seçerken hastası için en az tehlikeli ve acı veren yöntemi seçip uygulamalıdır. Hekim daha az tehlikeli ve acı veren yöntem varken daha tehlikeli daha çok acı ıstırap veren yöntemi seçmesi hekimin tedavi hatası olarak nitelendirilir. Yanlış narkoz yönteminin kullanılması buna başkaca bir örnektir. Hekimin ilaç tedavisiyle iyileşmesi mümkün hasta için ameliyata başvurması durumunda hekimin hatalı olduğu ortaya çıkacaktır.[32] Kanımızca da hekimin hastanın talebi olmamasına rağmen normal doğum yapabilecek hastaya sezaryan doğum yapması da hekim hatasıdır.
Hastanın uygulanacak tedaviye alerjisi olduğuna bakılmaksızın tedavi işlemi uygulanması ve bu netice sonucu hastanın ölmesi veya yaralanması durumunda hekim hatası olduğu sabittir.
Yanlış İlaç, Hasta Karıştırma, Yanlış Taraf Cerrahisi
Yanlış ayağın ampute edilmesi, hekimin hastaya yanlış ilaç kullanması, yapılacak tedavinin hastalarının karıştırılması neticesinde yanlış hastanın tedavi edilmesi hekim hatasıdır. Danıştay bir kararında hastanın sol kalçası yerine sağ kalçasının ameliyat edilmesini ağır kusur olarak nitelemiştir.
İzmir de gerçekleşen bir ameliyat sırasında hastaya katarakt ameliyatı yapılması gerekirken hastanın üzerine koyulan başka bir dosya sonucu hastanın rahmi alınmıştır. Yapılan yargılama sonucunda ameliyatı yapan sanıklar görevi kötüye kullanma suçundan ceza almışlardır.[33]
Enfeksiyon ve Hijyen Kurallarına Uyulmaması
Enfeksiyona karşı hekimin önlem alması gerekmektedir. Enfeksiyonun önlenmemesi veya enfeksiyona neden olunması da hekim hatasıdır. Hekim özen yükümlülüğü çerçevesinde hijyen kurallarına dikkat etmelidir. Hekimin kusuru neticesinde hastanın enfeksiyon kapması durumunda hekim hatası gündeme gelecektir.
3)TEDAVİ SONRASI YÜKÜMLÜLÜKLERİN İHLALİ
Özen yükümlülüğü sadece tedavi sırasında söz konusu olmayıp tedaviden sonrada devam etmektedir. Hekimin tedavi sonrasına ilişkin tavsiye ve uyarılarda bulunmalıdır aksi durumda bu yükümlülüğün ihlali tıbbi uygulama hatasına girmektedir. Hekim tedavi sürecini ve başarısını sürekli denetim ve gözetim altında bulundurmalıdır. [34]
Hekim ameliyat sonrası hastayı takip etmeli ameliyatın konusuna göre hastayı gerekli kontrol ve gözleme tabi tutmalıdır. Aksi durumda özen yükümlülüğünün ihlali gündeme gelecektir. Hekimin tedavisi sonrası da hastayı takip etmesi hastayı yapması gereken konularda aydınlatması gerekmektedir. Hekim riskli hamilelik olarak nitelendirdiği hastayı bu durumun gerektirdiği dikkat ve özenle takip etmelidir. Normal gebelik geçiren hastalara davrandığı şekilde davranmamalıdır. Daha dikkatli olmalıdır.
Hekimin tedavi sonrası, uyguladığı tedavinin hastada etkilerini takip etmeli sürecin uygun gidip gitmediğini kontrol edip takip etmelidir. Hastanın tedavi sonrası bu hususta aydınlatılmaması, kontrol edilmemesi, eğer ameliyatsa uygulanan tedavi hastanın kontrole çağrılmaması ve doğru gözlemde bulunulması, ameliyat sonrası süreçte hastanın takibinde özensiz davranılması, tedavi sonrası yükümlülüklerin ihlalini içeren hekim hatalarındandır.[35]
Yargıtay ın 13.HD. 07.11.2013 tarihli ve 2013/23055E. Ve 2013/27584 sayılı kararında ‘’taburcu işleminden sonra kontrole çağrıldığının ispat yükü davalılarda olup, davacıların murisinin taburcu sonrası kontrol için çağrıldığına dair de bir delil sunulamamıştır’’.[36] Bahsi geçen kararda tedavi sonrası hekimin yükümlülüğün devam ettiği ve hastanın kontrol için çağrılıp çağrılmadığının ispatı yükümlülüğünü de davalı hekimlere yüklemiştir.
Hastane gerçek veya tüzel kişiye ait olabileceği gibi özel veya kamuya da ait olabilir. Hastanede gerçekleşen tıbbi müdahaleden hastane yönetimi öncelikli olarak sorumludur. Hastane yönetiminin organizasyon yükümlülüğü vardır. Hastane yönetiminin öncelikli yükümlülüğü hastanın tedavisidir. Hastanelerin yükümlülüğü hastanenin bakımı, hastayı aydınlatma, kayıt tutma, sır saklama gibi yükümlülükleri de vardır.[37] Hastane yönetimi tedavi dışında diğer alanlarda da hastaneyi tam donanımlı hale getirmekle yükümlüdür. Özen borcu kapsamında hastaneyi geliştirmelidir. Görüldüğü üzere hastanenin tedavi yükümlülüğü dışında bir çok yükümlülüğü de mevcuttur.
Hastane yönetimi hekimin nasıl kendini güncel tıp biliminin ışığı doğrultusunda geliştirdiği gibi güncel tıp standartları çerçevesinde hastane organizasyonunu güçlendirmeli. Hastaneyi tam teşekküllü hale getirmek için çabalamadır. Hasta güvenliğinin sağlanması için tüm tedbirleri almalıdır. Aksi durumda doğan zararlardan dolayı hastane yönetimi sorumludur.
Hastanenin üç ana görevi mevcuttur : Muhafaza, bakım ve denetim. Hastane yönetimi bu görevlerini ifa ederken özen yükümlülüğü kapsamında sorumludur.[38] Hastane yönetimi personelini iyi şekilde seçmeli, eğitmeli ve denetlemelidir. İşini liyakatla yerine getirecek kişiye vermelidir. Hastanede kullanılacak ekipmanları mali imkanları yettiği ölçüde güncellemeli. Eskiyen aletleri değiştirmeli. Yeni çıkan tıbbi aletleri temin etmeye çalışmalıdır.
Danıştay bir kararında ; ‘’Müteveffanın Rahatsızlık Yaşadığı Dönemde H1N1 Domuz Gribi Vakalarında Artış Görüldüğü – Muhtemel Bir Salgın İçin Gerekli Hazırlıkların Tamamlanmasına Yönelik Vaka Tanımı ve Vaka Yönetimi ile İlgili Genelge Yayımlandığının Gözetilmesi Gerektiği/Hastadan Uygun Numune Alarak H1N1 Araştırması İçin Referans Laboratuvarlara Göndermesi Gerektiği Halde Hastanede Boğaz Kültürü İçin Kültür Tüplerinin Olmaması Nedeniyle Boğaz Kültürü Alınamadığı;’[39]’ bu bağlamda hastanenin ağır hizmet kusuru içerisinde olduğu idare tarafından sunulan sağlık hizmetinin kusurlu işletildiği sonucuna varılmıştır.
Hastane mikrobuna, olası enfeksiyona karşı önlem almak hastane yönetiminin sorumluluğundadır. Bulaşıcı hastalıkların hastalara ve hasta yakınlarına bulaşmamasını sağlamak bu kapsamda her türlü önlemi ve tedbiri hastane idaresi almalıdır. Uzman hekim standartının sağlanması gerekir.[40]
Hastane yönetimi tecrübeli cerrahları hazır bulundurmalı , ameliyatların iyi şekilde yapılması sağlanmalı, nöbetleri hekiminde yaşam standartlarını sağlıklı bir şekilde hizmet sunabilmesini sağlayacak şekilde ayarlamalıdır. [41] Hekimlerde aşırı yorgunluk yaratabilecek çalışma mesaisi asgari düzeye indirilmelidir. Çocukların ve akıl hastalarının hastanede güvenlik içinde olmalarını sağlayacak tedbirleri almak da hastane yönetiminin yükümlülüğü altındadır.
[42]Bahsi geçen haberde psikiyatri hastası bir hasta oda arkadaşının gözlerini oyması neticesinde hastanın kör olmasına sebep olmuştur. Bu bağlamda hastalar için gerekli güvenlik tedbiri almayan hastane yönetiminin organizasyon kusuru içinde olduğu sabittir.
Yargıtay’ın bir kararında ; ‘’Ameliyathane, cihaz ve yardımcı elamanlara dair kusurlarda davalı sağlık kuruluşunun da sorumlu olacağının ‘’ kabulü gerekeceğini belirtmiştir.[43]
Çocukların karıştırılmasından, yeni doğan bebeklerin çalınmasından hastane yönetimi sorumludur.
Özel hastanelerden devlet hastanelerine göre daha fazla özen sorumluluğu beklenmektedir. Hasta daha iyi bir sağlık hizmeti alabilmek maksadıyla özel hastaneye gitmektedir. Bu bağlamda özel hastanenin vermesi gereken hizmet daha özenli, daha steril ve daha titiz olmalıdır. [44] Özel hastanelerde acil hastalar ve yaralıların özel hastanelere başvurması halinde ilk ve acil müdahalenin yapılabilmesine imkan verecek nitelikte bir acil ünitenin oluşturulması zorunludur. Özel hastanelerde günün her saatinde hekim bulunma zorunluluğu vardır.[45]
Hekimin hastayı tedavi etmek istediğinde vakayla ilgili kendi bilgi birikiminin ve tecrübesinin yeterli olup olmadığını değerlendirmelidir. Hekim kendini vaka karşısında yetersiz gördüğü takdirde başkaca hekimlere yönlendirmesi veya danışması gerekir. Aksi durumda hekimin uzmanlık yetkisini aşması gündeme gelecektir. [46]Üstlenme kusuru ortaya çıkacaktır.
Hekimin uzmanlığını aşan bir konuda ivedi bir durum olmamasına rağmen tedaviye kalkışması halinde malpraktis gündeme gelecektir. Hastanede yeterli teçhizat olmaması durumunda hastanenin gelen hastayı başkaca bir hastaneye sevk etmelidir. Bu durumda üstlenme kusuruna yol açacaktır.
6)HEKİMİN UYGULAMA HATASINI HASTAYA BİLDİRME YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Hekim hata yaptığını düşünüyor uygulama hatasının varlığına ilişkin şüphesi varsa ve bu durumum hastanın sağlığı için önemli olması, ek tedbirler alınması gerekebilir.[47] Hekim durumun ciddiyetine rağmen uygulama hatasını hastadan saklarsa hekimin uygulama hatasını hastaya bildirme yükümlülüğünün ihlali yani yine bir hekim hatası gündeme gelecektir.
Davaya konu ameliyat dosyası getirilmeden ve dosya bilirkişiye tevdi edilmeden alınan rapor eksik ve yetersiz olup hükme esas alınamaz. Özen yükümlülüğünün ihlalinin belirlenmesi, bilirkişinin bilgisini gerektirmektedir. Bu bilirkişi uygulamada genellikle Adli Tıp Kurumu’dur. Bu kurum dışında özellikle üniversitelerin ilgili bölümlerinden de öğretim üyeleri bilirkişi olarak çalışmaktadırlar.[48]Danıştay da ağır hizmet kusurunun tespiti içinde Adli Tıp Kurumu’ndan rapor alınmalı görüşü hakimdir .[49]
Adli Tıp tarafından verilen raporun yetersiz gelmesi halinde üniversite öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bir bilirkişi heyeti oluşturulacaktır. Dosya bu heyete gönderilerek rapor alınmalıdır. Adli Tıp raporlarına itiraz edildiğinde üniversite öğretim üyelerinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetinden rapor alınmalıdır.[50]
CANATAN, Hacer, HASTANELERDE YAPILAN TIBBİ HATALARIN TÜRLERİ VE NEDENLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
ERSOY, Yüksel TIBBÎ HATANIN HUKUKÎ VE CEZAÎ SONUÇLARI, , TBB Dergisi, Sayı 53
ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, Tıbbi Müdahaleden Kaynaklanan Hukuki Cezai ve İdari Sorumluluk, Adalet Yayınevi, Ankara-2021
HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, 22.Baskı, Seçkin, Ankara, 2021
HEKİMLİK MESLEK ETİĞİ KURALLARI
KAZANCI HUKUK OTOMASYON SİNERJİ
Sinerji Hukuk Yazılımları
[1] TIBBÎ HATANIN HUKUKÎ VE CEZAÎ SONUÇLARI, ERSOY, Yüksel, TBB Dergisi, Sayı 53, 2004 syf. 161
[2] HEKİMLİK MESLEK ETİĞİ KURALLARI, 01.02.1999, https://www.ttb.org.tr/mevzuat/index.php?option=com_content&task=view&id=65&Itemid=31
[3] Ahmet Er, Ömür Topaç, Serap Kaygusuz, Tıbbi Müdahaleden Kaynaklanan Hukuki Cezai ve İdari Sorumluluk, Adalet Yayınevi, Ankara-2021, syf.342
[4] HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku, 22.Baskı, Seçkin, Ankara, 2021 Syf.408.
[5] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, Tıbbi Müdahaleden Kaynaklanan Hukuki Cezai ve İdari Sorumluluk, S.344
[6] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, S.345
[7] HAKERİ, S. 409
[8] https://www.ttb.org.tr/mevzuat/index.php?option=com_content&view=article&id=217:saik-bakanli-hmet-kusuru-genelges&catid=3:tebligenelge&Itemid=35
[9] HAKERİ, S. 410
[10] CANATAN, Hacer, HASTANELERDE YAPILAN TIBBİ HATALARIN TÜRLERİ VE NEDENLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA
[11] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, S.347
[12] T.C YARGITAY 4. Ceza Dairesi 2003 E. 1064 Karar 2004 / 2055 11.02.2004 K.Tarihi, SİNERJİ A.Ş
[13] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, S.348, .C.Yargıtay 12. C.D 14.11.2013 tarihli ve 2013/21162-2013/25649 S. karar
[14] https://www.istabip.org.tr/site_icerik_2016/haberler/aralik2016/iyihekimlik/sunumlar/dr_sermet_koc.pdf
[15] https://www.hurriyet.com.tr/hastanede-olume-yanlis-teshis-suclamasi-40317637
[16] HAKERİ, S.414
[17] https://www.milliyet.com.tr/gundem/5-aylik-hamile-kadina-aids-tanisi-faciaya-neden-oluyordu-1767322
[18] HAKERİ, S. 415
[19] HAKERİ, S. 415
[20] HAKERİ, S. 417
[21] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, S.350
[22] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, S. 351
[23] 12. CEZA DAİRESİ 2013/11225 E. 2013/15909 K. 11.6.2013 Karar Tarihi, KAZANCI
[24] Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 17.12.2016 Tarihli, 1976/692 E. ve 1976/11046 K, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1282283
[25] Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 20.11.2006 Tarihli, 2006/4047 E. ve 2006/6290 K., https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1282283
[26] HEKİM SORUMLULUĞUNA İLİŞKİN YARGITAY KARARLARI – Tazminat Hukuku : Çelik Ahmet ÇELİK, 13.HD.14.03.1983, E.1983/7237 K.1983/1783
[27] HAKERİ, S. 418
[28] HAKERİ, S. 419
[29] https://www.istanbulbarosu.org.tr/HaberDetay.aspx?ID=6675, Y.HGK E: 2010/13-717 K: 2011/129 T: 13.04.2011
[30] https://www.ntv.com.tr/saglik/ameliyat-ettikleri-hastanin-karninda-mala-unuttular,H2c79DiiBkOEG2Uo1gspsA
[31] https://www.haberturk.com/bobreginde-unutulan-50-santimlik-telle-5-yil-yasadi-2256478
[32] HAKERİ, S.. 420
[33] https://www.milliyet.com.tr/gundem/katarakt-yerine-rahim-alan-ekibe-ceza-yagdi-1654725
[34] HAKERİ, S. 426
[35] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, S. 371
[36] YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2013/23055 K. 2013/27584 T. 7.11.2013, KAZANCI
[37] HAKERİ, s. 430
[38] HAKERİ, s. 432
[39] DANIŞTAY 15. DAİRE E. 2018/3131 K. 2019/1012 T. 21.2.2019, KAZANCI
[40] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, s.375
[41] HAKERİ, s.434
[42] https://www.kanal46.com/asayis/hastanede-dehset-oda-arkadasinin-gozunu-oydu-h86544.html
[43] YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2012/7386 K. 2012/14143 T. 31.5.2012, KAZANCI
[44] HAKERİ, s.438
[45] ER-TOPAÇ-KAYGUSUZ, s.389
[46] HAKERİ, s.439
[47] HAKERİ, s.440
[48] HAKERİ, s.441
[49] HAKERİ, s.442
[50] HAKERİ, S.443